İlkçağlardan başladı bu zorluklar onların yanında başarılarda. Engelleri aşarak bugüne geldi hepsi. Ateş, tekerlek, yazı, matbaa, barut, telefon, bilgisayar… Ve daha nice şeyi. Hepsi yoktan bulundu. Kimsenin aklında bunlar yoktu, üstüne üstlük geliştirdiler. Aynısıyla yetinmediler. Her gün daha iyisi için düşünüp çalıştılar. İnsan eğer bir şeyi yapmak isterse aklını kullanmalıdır. Düşünmeli, araştırmalı, denemeli... İnsanın aklının yanında hayal gücü de vardır. Hayal gücü sınırsız bir dünya gibidir. Hiçbir şeyin sınırı yok. Aklınızdaki düşünceleri ise çalışarak açığa vurmalıyız. Mesela TEOG’u örnek verebiliriz. Aklında hep 120’de 120 yapmak geçer ama gayret etmezsen hiçbiri olmaz. Eğer hayallerinin gerçekleşmesini istersen çalış. Ve böylece önünde engel kalmaz. Sonunda da Türkiye birincisi olursun.
Küçüklükten beri dayak yiyip duran bir çocuğun hayaliydi boksör olmak. Sonunda cesaretini toplayıp bu işi öğrenmeye gider. Bazen yılsa da asla pes etmedi. Sabretti. O yediği dayakların hepsinin acısını sahnede aldı. İnsanoğlu sabrederse her şeyi yapar. Bu sabır yolculuğuna başlamak içinse cesaret gerekir. Eğer bunu yapabilirsek ilk adımı halletmiş oluruz. Bazı işler ve başarılar ise takım işidir. El kol kafa çalışılmış herkesin fikri alınmış güzel projeler var, insan herkesten akıl alabilir. Hatta sorular daha kolay çözülür. Bu hiçbir zaman güçsüzlük olmadı, olmayacakta. Yardım almak iyidir. Çünkü her insanın kendine özgü yeteneği ve görüşü vardır. Ve bu harika sonuçlar doğurur. Bunun yanında bilgili olmakta gerekir. Bilmediğimiz konuda ne akıl yürütebilir ne de doğru düşünebiliriz. Bunun için araştırmak, okumak lazım. İşte o zaman sonuç tam bir şaheser olur. Şimdi gelelim olmazsa olmazımıza: umut. Kolay geçilebilecek bir kelime değil. Eğer kendine inanmazsan, umut etmezsen saydığımız şeylerin hiçbir anlamı kalmaz. İnanmak başarmanın yarısıdır, derler. Bende buna katılıyorum. Bence inanmakla umut etmek aynı şeydir. Çünkü her ikisi de insanı hayata bağlar. Umut etmek hiçbir zaman eskimez. Eğer “Olacak” deyip çalışırsan kapılar sona açılır. Ama sen “Olmaz” dersen eğer kendini karanlık dipsiz bir çukurun içinde bulursan. En iyi umut veren, inanman gerektiğini anlatan bir şey söyleyeceğim. Bir voleybol maçındasın. Karşı takımla eşitsiniz ve son bir sayı sonra maç sizin. Takım arkadaşın topa vuracağım derken yanlış yere attı. Herkes oflayıp, puflamaya başlamış, Sen onlara mı katılırsın yoksa topun gittiği yere koşarak onu karşıya yönlendirmeye mi çalışırsın? Bunu kendine sor. Kendine inan, kazanacağını umut et ve BAŞAR. Demek istediğim. İleri için adım atmak çokta zor değil. Kendinde o potansiyeli görürse her şeyi başarır insan. “ Gün doğmadan neler doğar” değil mi?