![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh81pSCBfPsQqgsD5QE82ZqDxfqvNdJrIHwThlmFbORNd6BsjbRTKU5JjLOtip45ExJ9iWeE3wDcHvtebzcbo3CXlUT17-RObAwu8BQw1CZHdfOMrC5H_mKbZ547CJFgmAixV6NYpo8iSdU/s320/DRSTLK.jpg)
Eskişehir’in Balataçık
köyünde yaşayan Ali, 10 yaşında sarışın, ortaokula giden uzun boylu bir
çocuktu. Babası, geçimlerini tarlada yetiştirdiği sebze ve meyveyi pazarda
satarak sağlardı. Ali, boş zamanlarında babasının pazarda meyve ve sebzeleri
satmasına yardım eder. Bir hafta sonu Ali babasına yardım etmek için pazara
gitmiş. Babası pazarda sebzeleri bağıra bağıra satarken, Ali babasına su almaya
gitti. Yolda yürürken Ali’nin ayağına bir cüzdan takılır. Ali cüzdanı eline
alıp baktığında, cüzdanın içi para doluydu. Ali terledi ve heyecanlandı. O anda
ne yapacağını bilemedi. Ali’nin almak istediği bir bisiklet vardı. Onu almak
içinde paraya ihtiyacı vardı. Ama Ali, babasını sebze satarken gördüğünde
ailesi için para kazandığını, çabaladığını gördü ve içindeki dürüstlüğe inandı.
İçinden para almadan direk babasının yanına gitti. Babası, Ali’yi soluk soluğa
gördüğünde “Ne oldu Ali?” diye sordu. Ali, babasına pazarda bir cüzdan
bulduğunu söyledi ve babasına verdi. Babası cüzdana baktı ve sandalyenin
üzerine koydu. Akşama doğru bütün sebzeleri sattıktan sonra tezgahlarını
toplayıp eve doğru yol aldılar. Ali, babasına “Neden eve gidiyoruz?” diye
sordu. Babası “Ali! Akşam oldu zaten muhtarlık kapanmıştır, en iyisi sabah
vermek.” dedi. Ali yine de başını yastığa koyduğunda rahat bir uyku uyuyamadı.
Sabahın olmasını sabırla bekledi. Çünkü sabah ilk işi babasıyla birlikte
muhtarlığa gitmekti. Sabah olunca Ali hemen yatağını topladı, üstünü değiştirdi
ve babasını uyandırdı. Babası uyandı ve oğlunun rahat olmadığını görünce hemen
üstünü değiştirdi ve oğluyla birlikte muhtarlığa gittiler. Muhtarlığa
gittiklerinde Muhtar, “Hoş geldin Ahmet Efendi hangi rüzgâr attı seni buraya.
Gel otur, bir çay ısmarlayayım.” dedi. Ali ve babası oturunca, Ahmet Efendi:
Muhtar Emmi bizim çocuk pazarda bir cüzdan bulmuş, sahibi var mıdır? Bir anons etsen;
Muhtar: Cüzdan mı? Hee
tabi ya geçenlerde Recep Efendi geldi buraya, cüzdanını kaybetmiş de. Bulup
getiren var mı, diye sormuştu bana. Dur ben hemen bir anons ediverem. Recep
Efendi! Recep Efendi! Hele bir muhtarlığa geliver.
Recep Efendi: Buyur
Muhtar Efendi beni çağırmışsın.
Muhtar: Ahmet Efendi’nin
oğlu pazarda bir cüzdan bulmuş. Senin cüzdanın olabilir, bir bak bakayım.
Recep Efendi: Bu benim
diyerek Ali ve babasına çok teşekkür etmiş. Cüzdanın içine bakıp paranın ve
kredi kartlarının tam olduğunu görmüş. Bu yüzden sevinmiştir. Aliye tekrar teşekkür
ederek ona para uzatmış fakat Ali parayı kabul etmemişti. Çünkü o cüzdanı
vermek için buraya getirdiğini içinden para almak istemediği için muhtarlığa
verdiğini söyledi. Ali ve babası huzur içinde muhtarlıktan çıkarak evlerine
gittiler. Yemeklerini yedikten sonra rahatça bir uyku çektiler. Sabah kapıları
açtığında kapıyı açan Ali’nin kapının önünde kimse görmedi ama çok güzel bir
şey gördü, kapının önünde bir bisiklet vardı. Üstündeki notta “ Güle güle
kullan.” diye yazıyordu. Altında da Recep yazıyordu. Ali heyecanla bisiklete
bindi ve köyde dolaştı. Babası, Recep’i gördüğünde ona çok teşekkür etti. Artık
Ali’nin istediği bisiklet ona bir hediye oldu.