![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcngo8pg3-Keh9yIPYGmvcH8Y4MqpRdUXKfwkUu7unFwfxyluC_gnTqFKJst-7_-ALuZX06GNu-bZKefYDEIs1F7cSF5POBIYH3BZ9ds50KW0Kul6Ch7cWMm7_ouZroT1U1GRqbShGkx0H/s320/KAZA.jpg)
Ahmet on yaşında anne,
babası ve kardeşi ile yaşayan bir çocuktu. Ailesinin durumu pek iyi değildi,
babası bir inşaatta işçi olarak çalışıyordu. Annesi ev hanımıydı, birde beş
yaşında Ayşe adında kardeşi vardı. Babası kıt kanaat evi geçindirmeye çalışıyor,
gece gündüz demeden bulduğu işlere gidiyordu. Bu kadar yoğun iş temposuna
dayanmakta çok zordu ama yapacakta bir şey yoktu. Çocukların iyi şartlarda
yaşamasını istiyordu. Yine bir gün erkenden kalktı işe gitmek için
hazırlanıyordu. Hanımı da ona kahvaltı hazırlamak için mutfaktaydı. Birlikte
kahvaltı yaptılar. Orhan Bey işe giderken eşi Sibel Hanım ise çocukları
üşümesin diye sobayı yaktı ama odunları da çok az kalmıştı. Çocukları da kalktı
anneleri onlarında kahvaltılarını verdi. Günlerden pazar olduğu için Ahmet de
evdeydi. Annesi, “Ahmet oÄŸlum sen kardeÅŸinle evde kalın, hava çok soÄŸuk sakın
dışarı çıkmayın, kardeşinle ilgilen, ben karşı binanın merdivenini temizlemeye
gideceÄŸim.” dedi. Gitmeden önce son kalan odunları sobaya attı. Kendi kendine
bugün alacağım parayla biraz odun alırım diye içinden geçirdi. Daha sonra
temizliğe gitti. On katlı bir binanın merdivenlerini temizledi. Çok yorulmuş ve
çok üşümüştü. Ama parasını alabildiği için mutluydu. Çünkü o parayla odun alacak,
üç beş günde olsa çocukları üşümeyecekti. Akşam olmuş hava kararmaya
başlamıştı. Eve giderken bakkala uğrayıp çocuklara çikolata ve ekmek aldı. Eve
doğru yaklaşırken evin önünde bir kalabalık gördü. Çok heyecanlandı, ilk aklına
çocukları geldi. Adımlarını daha hızlı atmaya başladı. Evin önüne geldiğinde
gözlerine inanamadı. Evin önünde eşinin ustası ve iş arkadaşları vardı. Sibel Hanım
korku ve endişe içinde neler oluyor çocuklara mı bir şey oldu, diye
etrafındakilere sorular soruyordu. Hiç kimse bir şey diyemiyor herkes birbirine
bakıyordu. Eşinin ustası yanına geldi.
-Sakin ol çocukların iyi,
benim hanım çocukların yanında önce şuraya otur. Şimdi sana her şeyi
anlatacağım, dedi. Bugün inÅŸaatta çalışırken Orhan’ın ayağı kaydı ve yere düştü.
Şu anda hastanede biz seni eşinin yanına götürmeye geldik, dedi. Sibel Hanım
neler olduğunu anlamaya çalışarak hıçkırıklara boğuldu. Arabaya binecekleri
sırada,
-Çocukları da alalım
babaları onları da görsün, dedi.
Orhan Beyin ustası ne
diyeceğini bilemedi ama kendini çabuk topladı:
-Sibel Hanım önce biz
bir gidelim görelim daha sonra çocukları da götürürüz, hadi vakit kaybetmeyelim
bir an önce hastaneye gitmemiz gerekiyor, dedi.
Arabaya bindiler yola
çıktılar yolda kimsenin aÄŸzını bıçak açmıyordu. Sibel’in içi içine sığmıyor, bir
an önce kocasının iyi olduÄŸunu gözleriyle görmek istiyordu. Allah’ım ne olur
onu çocuklarına bağışla ne olur Allah’ım, diye dualar ediyordu. Arabanın birden
bire durmasıyla Sibel Hanım kendine geldi. Arabanın kapısı açılır açılmaz Sibel
Hanım hastanenin merdivenleri ikiÅŸer ikiÅŸer çıkmaya baÅŸladı. Orhan Bey’in
kolunda ve bacağında kırıklar vardı. Doktor on gün daha hastanede kalması
gerekiyor, dedi. Bu sırada çocuklara anneanneleri baktı. Sibel Hanım eşinin
yanında hastanede kaldı. Çocuklar her gün babalarını ziyarete geliyorlar,
babaları ise onları görünce çok mutlu oluyordu. Bir an önce iyi olup evine
gidebilmek için daha fazla gayret gösteriyordu. On gün sonunda doktor, Orhan Bey’in
hastaneden çıkabileceğini söyledi. Buna eşi Sibel hanım ve çocuklar çok
sevinirler. Allah’ım sana çok şükürler olsun onu bizlere bağışladın diye dualar
ederler…