-Bu
yaşta çalışıp da ne yapacaksın? diye sordu. Çocuk:
-Benim
eve ekmek götürmem lazım, dedi. Eniştem:
-Senin annem baban çalışmıyor mu?
-Annem
üç çocuğu ile bir başına kalmış bir sara hastası. Babam iş kazası geçirdiği
için çalışamıyor, sigortasız çalıştırıldığı için sigortadan da yardım alamıyor.
Kardeşlerimin en büyüğü olarak çalışmak bana düşer, dedi.
-Sen
kaç yaşındasın? Okula gitmiyor musun?
-On
bir yaşındayım, okula gitmek istiyorum, ama para kazanmam lazım, dedi çocuk.
Eniştem çocuğun haline çok acıdı. Çocuğa ve ailesine yardım etmeye karar verdi. Çocuktan adreslerini aldık. Eniştem ve şoförü ile birlikte çocuğun ailesinin oturduğu gecekonduya gittik. Gecekondu sıvaları döküşmüş, çatısı da neredeyse yıkılacak gibi duruyordu. Kapıyı çaldık ve kapıyı 7-8 yaşlarında bir çocuk açtı. Ayağında yırtık pırtık bir çorap, üzerinde ise yamalı bir pijama vardı. Bizi annesi ve babasının yanına götürdü. Babası çekyatta yatıyordu. Annesi ise kucağına 5-6 aylık bebeğiyle yanmakta olan sobanın yanında halsiz bir şekilde oturuyordu. Eniştem çok üzülmüştü. Onlara maddi yardımda bulunacağını açıkladığında önce kabul etmediler. Eniştem çocuğun babasına, mesleğinin ne olduğunu sordu. Adam kepçe operatörü olduğunu söyledi. Eniştem, ‘’O zaman size şöyle bir teklifte bulunacağım. Benim inşaat şirketim var. Sizin tedavinizi karşılayacağım. İyileşince size sigortalı bir iş vereceğim. O zamana kadar yardımlarımı kabul edin.’’ dedi. Çocuğun babası bu teklifi kabul etti. Evdekiler sevinmişti. Eniştem cebinden bir miktar para çıkarıp, çocuğun babasına verdi. Eniştem, ‘’Çocuklarınıza da eğitim bursu vereceğim. Okullarına devam edecekler.’’ dedi. Üç ay sonra çocuğun babası, tedavisi bittikten sonra işe başladı. Çocuk ise okuluna başlamış ve okulunda çok başarılıydı. Yıllar geçti. Çocuk şu an ise Amerika’da inşaat mühendisliği üzerine yüksek lisans yapıyor. Bitirince dönüp eniştemin şirketinde çalışacak.